26 Temmuz 2013 Cuma

RUH, KUYRUKTUR, BİLİNÇTİR, ENERJİDİR, ZİHİNDİR, SAF SOYUT POTANSİYEL VARLIKTIR


ZİHİN ışık hızında akışkan , yoğun bir sıvı gibi.. Gliserin gibi koyu, şeffaf ve hacimli....Sürekli olarak  sağa sola aşağı yukarı çapraz aynı anda her yöne veya birkaç yöne...gibi sayılamayacak kadar farklı biçim ve şekilde dalgalanıyor veya dağılıp saçılıyor...Bir an bile durmuyor....Zihin, bilinç, kuyruk, ruh, saf soyut potansiyel varlık, bilgi , fikir...ne derseniz deyin...Tüm kosmosun ana maddesi anlaşılan..Hem herşeyin , en küçük birimi, yapıtaşı...Hem de içinde yüzdüğümüz bir hava-sıvı ...

Tüm sinir ağlarımız ile bu hava-sıvıya bağlı olduğumuz için de sürekli bir akış var...Oradan gelenleri (Saniyede 400 milyar bit bilgi işleyen beyin, bunların ancar 2000 kadarının farkında! Say deseniz, toplam 10 tane zor sayarız üstelik!) duygu durumunuza , düşüncenize, bulunduğunuz konum, durum ve olaylara..........bir sürü şeye bağlı olarak ayıklıyor, işliyor, depoluyor...Evrenin bir makro beyin olduğu da varsayılıyor.

Yani kendinizi akışa bıraktığınızda eğer iç hatlarınızı yeniden döşememiş, sizin için sağlıklı ile sağlıksızı ayırd etmeyi öğrenmemiş, akış yerine girdaba kapılıyor durumdaysanız  o zaman iş zor...

Ama kendi cümlelerinizi kurmuş, öykünüzü yeniden ve yalnızca kendi seçtikleriniz doğrultusunda yazmaya başlamışsanız, biraz daha aydınlanıyor ortalık...

25 Temmuz 2013 Perşembe

JONATHAN RİCHARD

Jonathan Livingtone

Jonathan gözden kayboldu. Fletcher Jonathan'ın kaybolan siluetine bakarken öğrenmek için can atan bir martı sürüsüyle karşılaştı.
"Her şeyden önce şunu unutmayın dedi ve hüzünlü bir sesle devam etti. 'Bir martı, sınırsız bir özgürlüğün kavramıdır, yüce martının bir imgesidir. Bedeniniz ise bir kanat ucundan diğer ucuna kadar düşüncenizin kendisinden başka bir şey değildir" (Sf. 79)



Pekala... Düz uçuş eğitimiyle başlayalım...
"İşte sevgi buydu ve yüreği coşkuyla dolmuştu. 'Hiçbir sınır yok değil mi Jonathan?' diyerek gülümsedi. Öğrenme yarışı başlamıştı."

Richard Bach, Martı

GERÇEKLEŞENLER, KABULLENDİKLERİMİZDİR



Gerçekleşenler, istediğimiz ya da düşlediğimiz değil,kabullendiğimiz önermelerdir.






HİPNOZCU, RICHARD BACH
APRIL YAYINLARI

NE DÜŞÜNÜYORSAN, O "SUN

İDRAK


Kendimizle ilgili düşüncelerimiz neler?
Şunu yapabilirim, bunu asla yapmam, şurada kalabilirim, şunu severim, bunu sevmem, şu iinsan şöyle, burası böyle, geçmişte şöyle oldu, yarın da böyle olur, mutlaka şudur, kesinlikle budur, asla, katiyen, kat'a, zinhar.......
Bir sürü etiket, yargı, sıfat, niteleme, kesinlik...
Başkalarıyla ilgili? aynı.

Ne düşünüyorsan, O'sun.
Bu sıfatları, nitelemeleri, etiketleri, sürekli vurguladığımız, hem kendimiz, hem başkaları, hem yaşamla ilgili tüm YARGILARIMIZI hiç farkında olmadan içimizin en derinlerine kadar indirir, yerleştirir ve gerçek olarak kabul etmeye başlarız farkında bile olmadan...

Yani kendimize karşı bir TEZ, bir SAV öne sürüp
ardından onaylayıp
sonra da gerçekleştiririz.




O halde tüm TEZLERİMİZİ olumlulardan seçersek ne olur?
Süper olur!
Ve gizem nerdededir?
Tekrarda.
Tekrar ve tekrar tekrarlamakta.
Durmaksızın.

Hangi düşünce geçiyorsa aklından,
onu  derhal yakalayıp,
yerine yeni tezini koymak,
diyelim ki yeni tezin 'Benim iradem güçlüdür" olsun...
Bunu o kadar çok söylersin ki kendine..
Gün içinde...Gece..Yatarken, çalışırken, mutfaktayken, yemek yerken, banyo yaparken, yürürken...

Artık tamamen bu fikre, bu teze İNANCIN tam olana dek...
Hiç şüphe etmeyene dek....
En ufak bir 'Ya yapamazsam?'ın içeri sızmasına izin vermeyene dek....
tekrarlamak....
Benim iradem güçlüdür.



23 Temmuz 2013 Salı

O ADAM! BİR VAHŞİ...RİCHARD

GÜVENLİKTEN KAÇIŞ


"...Kitaplar, onları yayımlatmadıkça seni rahat bırakmayacak olan düşünceler tarafından tersyüz edilmiş yıllardan sonra yazılır, hatta bundan sonra bile yazmak, yaşantına geri dönmek için ödenen bir bedeldir, sığınılacak son yerdir. Bittiği zaman, Tanrı"ya şükürler olsun, söylemek zorunda olduğum herşeyi yazdığım zaman harikadır ve şu an dağın zirvesinde dağ paraşütümle bir öğleden sonrayı hak ettim!"

..Arayışımı bıraktıktan sonra bulduğum.....

...sesimin ardındaki ruh...

...duygular yerine zekaya değer veriyor.duyguları kontrol ettik, akılsa başıboş kaldı...

...Eğer bedenimiz, beden hakkındaki düşüncelerimizin mükemmel bir ifadesiyse...dedim, "ve beden hakkındaki düşüncelerimiz, zamanla değil, içsel düşüncelerle herşeyi yapabildiği ile ilgiliyse, çok genç olduğumuz için sabırsız, çok yaşlı olduğumuz için korkulu olmamız gerekmez." 82



...Hızla sakinleşerek evime doğru sessizce  yürüdüm . Birden altımdaki kocaman çelik dengenin yüzeye kadar indiğini ve ağır geniş bir granit kadar sabitleştiğini farkettim. ...O adam..bir vahşi! O benim! Benim tarafımı tutuyor! Kimsin sen?
Hiç kimse seni birşey yapmaya zorlayamaz. Bunu anladın mı? Asla. Ne annen ne baban ne de yaşamındaki herhangi biri seni istemediğin bir şeyi yapmaya zorlayabilir!
87

Richard Bach, Güvenlikten Kaçış, Epsilon


KÜÇÜK DÜŞÜNME RAFİNERİM, RICHARD

GÜVENLİKTEN KAÇIŞ

Ben kendi gerçeğimi çoktan beri rafine ediyordum. Onu umutlarla, sezgilerle damıtmış, düşüncelerle elimden geldiği kadar süzüp yoğunlaştırmış, sonra da başlangıçta kuşkular içinde motorlarımda denemiştim.




Bir iki geri tepme oldu, tamam, peki, bir iki de küçük patlama...Derken tüm ev yapımı felsefelerin ne kadar uçarı şeyler olduğunu öğrendim. Bir süre önce, is içinde ama daha bilgece, gözlerimi kırpıştırarak aslında hayatım boyunca çoğu kez aklımı bu yakıtla çalıştırmış olduğumu fark ettim. Bugün bile hala ihtiyatlı bir pervasızlıkla oktanı damla damla yükseltiyorum. 
Ama ben kendi gerçeklerimi kendim üretmeyi sırf laf olsun diye seçmedim. Hiç bir zaman normal benzin doldurmayan biri olmak gibi bir iddiam yok.
...Ben köşe başlarında dönüp dururken parçalarcasına içime sızarak, her garip olaydaki dersin ne olduğunu bana anlatmak için metrolarda ya da pilot kabinlerinde görünerek biri beni sürekli izledi.

...Bu kitap ,benim küçük düşünme rafinerimdeki bu çatışmalardan birinin, bundan ne öğrendiğimin ve öğrenmemin yaşantımı nasıl değiştirdiğimin öyküsüdür.


RICHARD BACH

21 Temmuz 2013 Pazar

NEDEN

NEDEN?

Bütün bunlar niye oluyor diye düşündüm... Ne neye karşılık geliyor?
Örneğin hamileyken çocuğu istememiş olmanın (çeşitli nedenlerle ...kocaya karşı duyulan ofke, dayak, kayınvalide, genetik geçişli kayıtlar ...gibi)  derin bir suçluluk duygusu varsa,
yarattığın durumlar, hep bu suçluluk duygusuna karşılık gelen, kendine verdiğin cezalar oluyor....örneğin çocuğun bir çeşit özürle doğması veya sonradan hayatında yaşadığı sorunlar, regresyon gibi...

UZAK DİYE BİR YER YOK, RICHAD

UZAK DİYE BİR YER YOK

...

İşte hediyeni açma zamanı geldi.
Tenekeden, camdan yapılmış
hediyeler bir günde eskir, gider. Ama
benim sana daha iyi bir hediyem var.

Bir yüzük bu hediye. İçinden özel bir
ışığın parladığı, kimsenin senden 
alamayacağı, asla yok edilemeyecek
bir yüzük. Bugün sana vereceğim o
yüzüğü dünyada bir tek sen 
görebileceksin ..benimken bir tek
benim görebildiğim gibi

Yüzüğün sana yeni bir güç verecektir. Onu 
takınca uçan kuşların kanatlarına yükselebileceksin.
Etrafı onların altın gözleriyle görebileceksin.
Onların kadife tüyleri arasından geçen rüzgara
elinle dokunabileceksin.
Dünyanın ve dünya kaygılarının yukarısına yükselmenin 
zevkini tadabileceksin. Gökyüzünde istediğin
kadar kalabilecek, geceyi, şafağı orda geçirebilecek, 
aşağıya canının istediği zaman inebileceksin ve sorularını 
cevap bulduğunu, kaygılarının yok olduğunu göreceksin.



 
Elle tutulmayan, gözle görülmeyen
herşey gibi,senin hediyen de
kullandıkça güçlenecek. Önceleri herhalde onu ancak
açık havaya çıktığın zaman kullanabileceksin, birlikte
uçtuğun kuşu seyredebileceksin
Ama zamanla, eğer onu iyi kullanırsan
göremediğin kuşlar da işine yarayacak.

en sonunda da bulutların sessizliğinin
üzerinde uçmak için ne yüzüğe, ne
de kuşa ihtiyacın olacak. Günü
geldiğinde sen de bu hediyeyi, iyi kullanacağını bildiğin, önemli şeylerin
tenekeden ve camdan değil,
gerçeklerden ve sevinçlerden
oluştuğunu öğrenebileceğinden
emin olduğun birine vermelisin.
....

Doğumgünün yok, çünkü sen hep 
vardın; hiç doğmadın ve hiç
ölmeyeceksin. Sen anne-baba
dediğin kişilerin çocuğu değil, var olan
şeyleri anlama yolculuğunda onların
serüven arkadaşısın.


RICHARD BACH

19 Temmuz 2013 Cuma

BİR
RİCHARD BACH

...Kolay bir hayat hiç birşey öğretmez. Sonunda önemli olan NELER ÖĞRENDİĞİN ve NASIL BÜYÜDÜĞÜN.

...Hayatımızı seçimlerimizin gücüyle tasarlarız.

Başka hayatların hepsinden örnekler, görelim diye ortadadır.

Kendi çevremizi kendimiz yaratırız.




NE HAKEDİYORSAK, TAM ONA ULAŞIRIZ.
Kendimize yarattığımız hayattan nasıl yakınabiliriz?Bunun bizden başka mimarı, suçlusu var mı?


Şu anda kendi seçiminizle yarattığınız dünyadasınız. 
YÜREĞİNİZDEN GEÇEN DOĞRU ÇIKACAK, EN ÇOK NEYİ BEĞENİYORSANIZ  ÖYLE OLACAKSINIZ.
BİR
RİCHARD BACH


....fotoğrafçılığı seviyor olsaydınız, yaptığınız benzetme odaklama netliğiyle ilgili olabilirdi. Odaklamak bir noktayı netleştirir, başka herşey bulanıklaşır...Hayatın öbür cepheleri de rüya, dilek "olabilirdi ama olmadı' dediğimiz şeyler de gerçektir. ODAĞIMIZI KENDİMİZ SEÇERİZ.

...Kararlılık, sevgi ve çalışmanın seni yoksulluktan, umutsuzluktan kurtabileceğini kanıtlayasın diye..Tecrübenden birazını onunla paylaşabilir, dayanmasına, direnmesine yardım edebilirsin. 

....Hepimiz okuldayız. Bazı mecburi dersler var. Sağ kalma, barınma, beslenme...

...Daha yüksek algılama..mavi beyaz yıldızlı, saf bir ışık gördüm. Kabin bir KARBON ARKIYLA dolmuştu. Dünya ışık içinde kalmıştı.

....sınırlarımızın olmadığını...bildiklerimi yaşamaya en yaklaştığım zaman da bunlardan birini uçurduğum zaman....

...BUGÜNKÜ UFAK BİR DEĞİŞİKLİK BİZİ ÇOK FARKLI BİR YARINA GÖTÜRÜR.

YÜKSEK VE ZOR YOLLARI SEÇENLER İÇİN BÜYÜK ÖDÜLLER VARDIR AMA ÖDÜLLER YILLARIN GERİSİNDE SAKLANIR. HER SEÇİM ÖZENSİZ BİR KÖRLÜK İÇİNDE YAPILIR VE İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DÜNYA BİZE HİÇ BİR GARANTİ SUNMAZ. 

Karakter denilen şey, en yüce doğruluk duygumuzu izlemekten, ideallere işleyip işlemeyeceklerini bilmeksizin güvenmekten gelir.


Sorunu, sorunların çözülmesini istememek olan biri için hiç kimse sorunları çözemez.

Ne kadar nitelikli ve hak eder olursak olalım, daha iyi bir hayata, ancak bunu kendimiz için düşleyebildiğimiz ve kendimize ona sahip olma izni verdiğimiz zaman ulaşırız.



1 Temmuz 2013 Pazartesi

SANA HİÇ BİR DİLEK VERİLMEMİŞTİR Kİ
ONU GERÇEKLEŞTİRECEK OLAN GÜÇ DE BİRLİKTE
VERİLMEMİŞ OLSUN 




...."Bazılarımız bu şeyleri bilinçaltlarıyla öğrenmeye başlarlar. Uyanık zihnimiz bunu kabul etmediği için mucizelerimizi uykuda gerçekleştiririz."

Gökyüzüne ve günün ilk küçük bulutlarına baktı. "Sabırsız olma Richard. Hepimiz daha çok öğrenme yolundayız. ....."

...."Bundan üç ya da dört bin yıl öne tanıştığımızı söyleyeceğim; ya bir gün fazla, ya bir gün eksik. Aynı tür serüvenleri seviyoruz, büyük olasılıkla aynı tür yıkıcılardan nefret ediyoruz ve hemen hemen aynı zevki alarak , yaklaşık aynı hızda öğreniyoruz. Senin belleğin daha güçlü. Tekrar karşılaşmamız senin dediğin gibi "benzerin benzerini çekmesinin" bir ifadesi. ..."

SINIRLARINI TARTIŞ , ÇÜNKÜ ONLAR KESİNLİKLE SENİNDİR. (s.81)

..."Bir film makarasını eline alabilirsin' dedi. 'Tamamlanmış ve bitmiş olarak. Başlangıcı, ortası, sonu da aynı anda ordadır, saniyenin aynı milyonda birininde. Film içerdiği zamanın ötesinde de var olacaktır ve eğer filmin ne olduğunu biliyorsan, genellikle daha sinemaya girmeden önce neler olacağını biliyorsundur; savaşlar, heyecan, kazananlarla kaybedenler, romantizm, yıkım, hepsinin orada olacağını bilirsin. Ama kendini konuya kaptırıp gitmek için, tadını tümüyle çıkarmak için, oynatıcıya takıp merceğin önünden an be an geçmeniz gerekir...HER YANILSAMANIN DENENMESİ İÇİN MEKAN VE ZAMANA GEREK VARDIR. Böylece paranı ödeyip biletini alır ve yerine oturursun. Sinemanın dışında olanları unutursun ve film senin için başlar."
"Kimse gerçekten zarar görmez değil mi? Hepsi salça kandır."
"Yoo, gerçekten kandır. " dedi. "Ama gerçek yaşantımızdaki etkisi bakımından salça da olabilir'....87

.........

..."Negatif bağlantılar , Richard. Bir bulutu gerçekten yaşamından silmek istiyorsan, büyük bir çalışmaya girişmene gerek yok. GEVŞE ve DÜŞÜNCENDEN SİL. Bütün yapacağın bu."

Bir bulut
neden belli bir yönde ve belli
bir hızda uçtuğunu bilmez,

Bir itki duyumsar...
şimdi gidilecek yer
burasıdır- diye

Ama gökyüzü
bütün bulutların arkasındaki 
nedenleri ve desenleri 
bilir.
ve kendini yeterince havalandırıp
ufukların ötesini
görebildiğinde
sen de göreceksin.

SANA HİÇ BİR DİLEK VERİLMEMİŞTİR Kİ, ONU
GERÇEKLEŞTİRECEK OLAN 
GÜC DE BİRLİKTE
VERİLMEMİŞ 
OLSUN

ANCAK,
BUNU ELDE ETMEN İÇİN
ÇALIŞMAN 
GEREKEBİLİR.

Sh.93 MAVİ TÜY, Gönülsüz Bir Mesihin SErüvenleri, RICHARD BACH