29 Nisan 2013 Pazartesi



KENDİNDEN NE YAPMAK İSTİYORSUN?






…İkincisi gençken hepimiz toy olduk, yanlışlar yaptık fakat ben kendime bakıyorum, hata yapmışım ama günah işlememişim. Geçmişini taşıyamayan, ilerleyemez. Ama bu geçmişi bir yük gibi taşımaktan söz etmiyorum, günahıyla, sevabıyla,yüzleşerek, adını koyarak ilerlemekten söz ediyorum. Bunu becerebiliyorsan, o zaman hep ‘yeni kendin” var. Ve insan olmanın en önemli erdemi affetmeyi öğrenmekmiş. İnsan, en son kendini affetmeyi öğreniyor. Ben henüz oraya gelemedim. ..’Kitabım çıktı, romanım çıktı’ süksesi dışında bir şey söylüyorum. Sanat beni tamir eden, onaran bir şey.
…..önemli olan yaşadıklarımızdan yeni kendimizi nasıl inşa ettiğimiz. Ben mesela, acılaşmaktan hep korktum. Çünkü yaş aldıkça, acılaşan çok insan gördüm. Başarısızlık, hayal kırıklığı çok çabuk kötülüğe dönüşebilen bir şey. Müsaitsen, içinin körfezleri buna açıktır. …..bu konuda hayat bana hep iyi davrandı. Sevgiyi, onaylanmayı, başarıyı tattım. Başarın nedir?diye sorarsan, ben kendimi gerçekleştirdim. Ve başarının sarhoşluğuna kapılmadım. İnsanın kendini ve malzemesini yönetmesi, değerlerini, ilkelerini koruması, yüklerini indirmesi kolay değil.
.’Kendinden ne yapmak istiyorsun? Temel soru hep bu..Bir tane hayatın var, sana öğretilenler ve dayatılanlar var,bir de senin arzuların, hayallerin var. Kendinden ne yapmak istiyorsun? İşte bunu fark ettiğin ve emek harcadığın zaman o ömür bir hayat niteliği kazanıyor. Özen gösterirsen, kendini eğitirsen, kendini oldurursan…Hepimiz iyi kötü Okul Aile Birliği’nin yazdığı defterleriz, sonra günün birinde anlarız ki, o öyle değilmiş, bu böyle değilmiş, başlarız elimizle silgiyle silmeye..Küçükken yanlış öğrendiğin sözcükleri düzeltebiliyorsun ama yanlış öğrendiğin bilgileri , ölçüleri değiştirmen daha zor oluyor. İnsanların yine zor kabul ettikleri şeylerden biri de şu: Herkese göre, annesi ve babası iyidir. Oysa bizim bildiğimiz düpedüz kötü insanlar var. Peki onlar kimin anası, babası? Hangi çocuk annesinin kötü olduğunu kabul eder? Babamızı hep iyi adam sanırız., öyle midir gerçekten? Örneğin işyerinde bir zalim olduğunu kabul etmek, bizim için zordur?

MURATHAN MUNGAN, 12 Nisan, 2011 Hürriyet 
İÇGÜDÜ
 




Robert De Niro bir keresinde aynı kanalda (Bravo isimli tv) stüdyo öğrencilerine sırnının dinlemekten geldiğini söylemişti."Kendini dinlemek"...Ve en önemlisi karşımdakini dinlerim. Ben iyi bir dinleyiciyim' demişti.....

....İçgüdü durgun bir göl gibidir. Onu bulandırmak gerek. Müzikle dalgalanır içgüdü mesela. Müzik dinlemk kendini dinlemektir. İçimizdeki paslı boruların, tıkalı kanalların giderini açmaktır. Sadece boş bir beden gibi bırakmalı kendini. Ne söz ne göz verir müziğin verdiğini. 

....İçgüdüm bana herşeyi duyma yolunu açtı. Mesela oyunculukla ilgili beceremediğim ama bilgisine vakıf olduğum  bir dünyanın kapısını da içgüdülerim açtı. Müzikle parçalanmak bu belki. Bazen karşıdaki oyuncunun midesine inip tulum çıkarmak isterim. Öyle uzaktır içine, ruhuna. Çaresiz kalakalırsın. Sonra suyunu bulandırmaya başlarsın. Kırılır, yıkılır, çıkıp gider, yine gelir. Suya taş atmışsındır. ....

....O uzak Amerikan şehrinde Meisner 92 yaşında ölümüne yaklaşırken bıkkınla bağırıyordu. Ben de bağıracağım belki o yaşlarda hayattan çare bekleyenlere...Kendime bağırıyor gibi. Aynı zamanda bir zafer çığlığa. Bir yol tarif eder gibi. "İçgüdü!"

Uğur Yücel, Vogue Mayıs 2013, İÇGÜDÜ

26 Nisan 2013 Cuma


MISIRLILARIN KULLANDIĞI DİRİLİŞ VE ÖLÜMSÜZLÜK SEMBOLLERİ


Bu fotoğraf (Şek.5 - 2) Mısırlıların kullandığı ölümsüzlük sembollerini göstermektedir. A ile gösterilen nesne, genellikle uzunluğu 120 cm. olan ve bir ucunda ayar çatalı , diğer ucunda da 45 derecelik bir açı bulunan bir çubuğun küçültülmüş halidir. Bu alet, titreşimlerin bedene aktarılabilmesi için kafanın arkasında kullanılırdı. Bunun yanısıra, biraz sonra göreceğimiz kanca ve değnek de kullanılırdı.
B ile gösterilen oval nesneyi , genellikle kırmızı-turuncu renktedir, inisiyelerin başlarının üzerinde görürsünüz. Bu, ölümsüzlük ya da yükseliş sürecinden geçerek tam anlamıyla bedenimizin şeklini ve kimyasını değiştirdiğimizde meydana gelen metamorfoz sembolüdür. 
Titreşimleri yükseltmek için ara sıra kullandıkları güç jeneratörü, C ile gösterilmiştir. Thoth, maalesef, ben bu nesnenin kullanımını tam olarak öğrenmeden gitti. D ile gösterilen ank'dır, benim daha iyi bildiğim bir semboldür ve bu anlayışımı sizlerle paylaşacağım. Ank , sahip oldukları en önemli anlayış aletiydi. Mısır bakış açısına göre ,sonsuz yaşamın anahtarı ydı. E, iç içe iki piramidi göstermektedir, bu Mısırlıların hiyeroglif olarak Sirius yıldızını, Sirius A ve Sirius B'yi ifade şeklidir. F ile gösterilen nesne bir kartuştur. En üstteki kuş akbabadır, Mısırlılar için kutsaldır......

Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı, 1, 
Drunvalo Melchizedek, Mİa Basın Yayım

24 Nisan 2013 Çarşamba

YAŞAM AĞACININ SIRRI



(RESİM: EROL AKYAVAŞ)
....
dünyaya gelen 12 Nefilim'den biri olan Enlil'in erkek kardeşi Enki (ismi yılan anlamına gelmektedir) Havva'ya gitti, Havva - ve ona ağağbeyinin bahçenin ortasındaki ağaçtan birşey yemesini istemediğini, çünkü bunun onları Nefilim gibi yapacağını söyledi. Enki ağabeyinden intikam almak istiyordu.....Böylece Enki HAvva'yı da o ağacın elmasını yemeye ikna etti- iyi ve kötünün bilgisinin ağacı. ....Bu, Havva'ya yaratma, doğurma gücü verdi.
............
...Enlil, Adem ile HAvva'nın ne yaptığın öğrenince deliye döner. Özellikle diğer ağaçtan, yaşam ağacından yemelerini hiç istememektedir. Çonkü o zaman sadece doğurganlığa değil aynı zamanda ölümsüzlüğe de sahip olacaklardır. .....(Bunların gerçekte ağaç olup olmadıklarını bilmiyoruz. Bilinçlilikle ilgil sembol de olabilirler). ..........

Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı 1, Drunvalo Melchizedek, Mia Basım


.....
OM : Boyutlar, Harmoni ve Dalga Formu Evren: OM

OM MANI PADME HUM
"Mücevher, lotus çiçeğinin içindedir."
Sanskritçe, Budist mantrası 

 Resim: Erol Akyavaş

....piyanonun C'den C'ye -tanıdık oktav- sekiz beyaz tuşu vardır ve bunların arasında beş siyah tuş bulunur. Sekiz beyaz ve beş siyah  tuşa kromatik ses dizimi adı verilir ve tüm tiz ve bas sesleri çıkarırlar. Kromatik ses diziminde 13 nota vardır. (Aslında 12 notadır , on üçüncü nota bir sonraki oktavın başlangıcıdır) Böylece bir C"den diğer C"ye on üç adım vardır, sekiz değil....

....Sine dalgalar ışık (elektromanyetik spektrum) ve ses titreşimleri ile denk düşer. ...İçinde bulunduğumuz gerçeklikte her şey sine dalgalara dayalıdır. Boşluk ve belki ruh hariç, benim bildiğim hiç bir istisnası yoktur. 
Bu Gerçeklikte her şey sinüs ya da kosinüs dalgalarıdır. Bir şeyi diğerinden farklı yapan onun dalga boyu ve biçimidir. 
Bir dalga boyu, eğrinin üzerinde herhangi bir yerden başlayıp eğrinin tekrarlandığı yere kadar uzanır. ...Çok uzun bir dalga boyu, hemen hemen düz bir çizgiye benzer. ..........
....Dünyadaki herşey bir dalga formudur ya da hatta sestir. Herşey, bedenleriniz, gezegenler, herşey, dalga formudur. ...

Resim: Erol Akyavaş



Dalga Boyu, Boyutu belirler
Boyut seviyeleri, farklı oranlar temelinde dalga boylarından başka birşey değildir.
...Bu evrenin - bununla tüm yıldızları ve sonsuza kadar içeri dışarı hareket eden atomları kastediyorum- temel dalga boyu yaklaşık 7.23 cm.dir. .....Ruhsal anlayış da bu 7.23 cmlük dalga boyu Om"dur. OM, Hindulara göre bu evrenin sesidir. Bu evrendeki her nesne yapısına bağlı olarak bir ses çıkarır. Her nesne kendine özgü bir ses üretir. Bu evrendeki bu üçüncü boyuttaki tüm nesnelerin seslerinin ortalamasını alırsanız, 7.23cm.lük dalga boyu elde edersiniz ve bu da OM"un, bu boyuttaki gerçek sesidir. 
Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı,  1.Kitap,Drunvalo Melchizedek
Mia Basım Yayın

OM MANİ PADME HUM
ADALET, BİRLİK ve SEVGİ ve ÖZGÜNLÜK

.....Oysa sizin 'temel içgüdü'nüz yaşamı sürdürme değil, adalet, birlik ve sevgidir. Bu, heryedeki bilinçli varlıkların güdüsüdür. Bu sizin hücresel belleğiniz, bu sizin güdüsel doğanızdır.



...
Eğer temel içgüdünüz, yaşamı sürdürmek olsaydı asla güdüsel olarak düşmekte olan bir çocuğu, boğulmakta olan bir adamı, hiç kimseyi hiç birşeyden kurtarmazdınız. Oysa temel güdünüzle davrandığınız için kendinizi tehlikeye atsanız bile, yaptığınızı düşünmeden yaparsınız. 
Sizin içgüdünüz ve doğanız, Kim olduğunuzun özünü yansıtan adalet, birlik ve sevgidir. 
Bunun toplumsal etkilerini görebilmek için "adil olmak" ile eşitlik arasındaki farkı görmeniz gerekir. 

Eşitlik arayışı, bilinçli varlıkların temel içgüdüsü değildir.Hatta bunun tam zıddı doğrudur.

Tüm canlı varlıkların temel güdüsü, özgünlüklerini ifade etmektir, aynı olmak değil.
İki varlığın gerçekten eşit olduğu bir toplum yaratmak hem imkansızdır hem de arzu edilir bir şey değildir. .....
Gerçekten adil olmanız için olanaklarda eşitlik yaratmalısınız, sonuçlarda eşitlik değil.



Herkesin aynı olduğu eşit toplum anlayışı, dışsal güçlerle ve yasalarla sağlandığında adillik ortadan kalkar. Gerçek yaratıcılık ortadan kalkar. 
Yaratıcılık ise aydınlanmış varlıkların en yüksek amacıdır.
Tanrı ile Sohbet 3, Ötesi Yayınları

....
İnsan, insan neslini sürdürme sorumluluğuyla cinsellik yaşamaz. 
Cinsellik, insanın genlerinde kodlanmış doğal bir arzudur. Siz de biyolojik dürtülerinizle davranırsınız.

Ben de bunu söylüyorum;türün devamını sağlayan genetik sinyal olduğunu. Ama türün devamı garantilendikten sonra "sinyali görmezden gelmek" 'yüksek' bir davranış değil midir?

Sinyali yanlış yorumluyorsunuz. Biyolojik dürtü türün devamını garanti etmek için değil, varlığınızın gerçek doğasını olan Birliği deneyimlemeniz içindir. Bir"leşmekle yeni bir hayat yaratılır ama Birliği arayışın nedeni bu değildir.
Eğer üreme cinsel ifadenin tek nedeni olsaydı, sadece "üreme sistemi'nin yolundan başka birşey olmasaydı, artık cinsel ilişki yaşamanıza gerek kalmayacaktı. Artık hayatı tüplerde de yaratabiliyorsunuz. Ama bu, ruhun temel dürtülerini doyuma ulaştırmazdı. Çünkü ruh sadece bebek "yaratmayı" değil, Gerçekten Kim ve Ne olduğunu yeniden yaratmayı arzu eder.
Biyolojik dürtü daha çok hayat yaratmayı değil, hayatı daha çok deneyimlemeyi amaçlar. Hayatı gerçekten "olduğu gibi" deneyimlemeyi yani Bir"liği ifade etmeyi amaçlar.(Tanrı ile Sohbet 3, Ötesi Yayınları)
*
(ÜREME KONGRELERİ YAPANLARIN DİKKATİNE!)
 


23 Nisan 2013 Salı

RUHUNUZ TÜM DUYGULARIN DEPOSUDUR



Resim: Erol Akyavaş


Önsezi, ruhun kulağıdır.

Ruh (kuyruk), hayatın en ince vibrasyonlarını "yakalayacak" kadar ,
bu enerjileri "hissedecek" kadar,
alandaki dalgalanmaları algılayacak ve deşifre edecek kadar duyarlı olan tek enstrümandır.

Her birinizin altı duyusu var,beş değil..Koklamak, tammak, dokunmak, görmek, işitmek ve bilmek...
(alt beyin bilir!)
...
Her düşünce enerji yayar. Düşünce enerjidir. ...

Yaşamınız boyunca hissettiğiniz her duygu, ruhunuzda (kuyruğunuzda) depolanır. Ruhunuz (kuyruğunuz) tüm duyguların deposudur. Gerçekten "açık" bir medyum, yıllarca önce depolamış olduğunuz duygularınızı da şimdi ve burada hissedebilir. Çünkü duygular için zaman yoktur. 
Bir medyum "geçmişinizi" bu yolla bilir.
"Yarın" da yoktur. 
Herşey şu anda olup biter. Her olay enerji dalgası gönderir ve kozmik fotoğraf plakasında iz (resim) bırakır.
 Medyum, "yarın" ın resmini şimdi oluyormuş gibi görür ya da hisseder. (Zaten şimdi oluyordur.)

.....Medyum yoğun odaklanmayla kendisinin altmoleküler bileşinin uzaya gönderir. Medyumun "düşüncesi" hızla çok uzağa giderek, uzaktan, henüz yaşamadığınız "şimdi"yi görür. ......

Medyum geleceğin kehanetinde bulunmuyor. Sadece Sonsuz Şimdiki Zaman içindeki 'olası olasılıklardan" birini yakalıyor.

...

Sonsuz An, tüm "olası olasılıkları" içerir. Herşey milyonlarca farklı yolla olmuştur. Siz sadece algılama seçimi yaparsınız. 

Algılamanızı değiştirdiğinizde düşüncenizi değiştirirsiniz. Ve düşünceniz realitenizi yaratır. 
Her durumda sizin beklediğiniz sonuç, zaten ordadır. Yapacağınız tek şey, onu algılamaktır. Bilmektir.
TANRI İLE SOHBET 3, ...ÖTESİ Yayınları

22 Nisan 2013 Pazartesi

......
SİNERJİK ENERJİNİN KARŞILIKLI SUNUMU....

...tüm yaşamın temel enerjisini fiziksel hazları kullanarak bedeninizde yükseltebilirsiniz.
Bu enerjiye "cinsel enerji* ya da Kundalini enerjisi diyorsunuz. Bu enerjiyi kuyruk sokumunuzdan Üçüncü göz denilen bölgeye çıkarabilirsiniz. ..Enerjiy bu bölgeye çıkarken tüm bedeninizden geçer.,.....adeta bir içsel orgazmdır.

Bu nasıl yapılır?

"Yüksek' düşünerek. Kelimenin tam anlamıyla. Çakralar dediğiniz içsel enerji yolunda, enerjiyi düşünerek yükseltebilirsiniz.Yaşam enerjisi tekrar tekrar yükseltildiğinde bu deneyimin tadını alır ve bu hazzı tatmak istersiniz. .....
Bu, tüm yaşamın kutsal ritmidir....
Düşük enerjili madde dünyasında doğuyor ve yüksek bilinç boyutlarına evrimleşiyorsunuz. Tanrı'nın Bedenindeki enerjiyi yükseltiyorsunuz. Siz bu enerjisiniz. ....

Kernizi yeniden deneyimlemeyi seçebilirsiniz. Kozmik Çark"ta yeniden başlayabilirsiniz.

Bu Karmik Çark mı?
Hayır. Karmik Çark diye birşey yoktur. Sizin sandığınız gib değil. Geçmişteki davranışlarınızın bedelini ödediğinizi sanıyor ve yeni bedeller oluşturmaya çalışıyorsunuz. Bu çabanıza bazıları Karmik Çark diyor. ....Batı teolojilerinin doğması gibi...Çünkü iki doğmada da değersiz günahkarlar olarak görülüyorsunuz. Bir sonraki ruhsal boyuta erişmek için günahlarınızdan arınmaya çalışıyorsunuz.

Benim Kozmik Çark deneyimimde günahkarlık, değersizlik, bedel ödeme, ceza ya da arınma yok! Kozmik çark sadece en yüksek gerçekliği tanımlıyor. Buna evrenin kozmolojisi de diyebilirsiniz.
Kozmik Çark, yaşam ritmidir. Buna süreç de diyoruz. Başı ve sonu olmayan süreç. Sonsuzluğa dek ruhun hızla seyahat ettiği, herşeyin birbiriyle bağlantılı olduğu ana yol.

....
Tüm yaşam S. E. K. S tir. SİNERJİK ENERJİNİN KARŞILIKLI SUNUMU.
Seksin ENERJİ AKTARIMI olduğunu anladığınızda yaşamın her boyutunun S.E.K.S olduğunu anlayacaksınız.



Tanrı İle Sohbet 3

14 Nisan 2013 Pazar


TANRI ÜÇLEMESİ: Baba Oğul Kutsal Ruh veya Oluşturan oluşan olan. 
(NOT: Madde üç temel parçadan yapılmıştır: proton, elektron, nötron.
istisnası ilk atom olan hidrojendir, hiç nötronu yoktur, proton ve elektrondan oluşmuştur.) 





resim: Erol Akyavaş
....
Tanrı, Baba olarak bilendir. Tüm anlayışın kaynağı, tüm deneyimlerin yaratıcısıdır. Çünkü bilmediğiniz birşeyi deneyimleyemezsiniz.
Tanrı, Evlat olarak deneyimleyendir. Fiziksel alemde deneyimlenen her şey, Tanrı'nın kendini bilmesi içinder. Çünkü deneyimlemediğiniz şeyi olamazsınız.
Tanrı, Kutsal Ruh olarak olandır. Kutsal Ruh, bilmenin deneyimlenmesinin belleğidir. Babanın bilgisini fiziksel alemde evlet olarak deneyimler ve kayda geçirir. 
Saf oluş, kendini bilmek ve deneyimlemekten sonraki Tanrı boyutudur. Tanrı'nın başlangıçtakı arzusunun oluş halidir. 

...Tanrı üçlemesini şöyle de ifade edebiliriz: Oluşturan-oluşan-olan.
Üçleme Tanrı'nın imzasıdır. Fizik ya da metafizik her şeyde üçlü model vardır.....Ama yaşamın kaba ilişkilerinde bu üçleme gerçeğini bulamazsınız. Üçleme gerçeği, yaşamın ince ilişkileriyle ilgilenen herkes tarafından bilinir. Bazı dinleriniz bunu baba-oğul-kutsal ruh olarak tanımladı. Bazı psikiyatrlarınız süper bilinç-bilinç-bilinçaltı terimleri kullanıyor. Bazı spirütüalistleriniz zihin-beden-ruh diyor. Bazı bilim insanlarınız enerji-madde-ether olarak görüyor. Bazı filozoflarınız bir şeyin düşüncede, sözde ve davranışta doğru olmadıkça doğru olmayacağını söylüyor. Zamandan bahsettiğinizde üç zamana atıfta bulunuyorsunuz: Geçmiş-an- gelecek.Aynı şekilde algılamanızda üç an var:önce-şimdi-sonra. Uzaysal ilişkilerde ister evrenin, ister odanızın içindeki şeylerin konumundan sözedin, burada-orada-arada bir yerde diye tanımlıyorsunuz.
 Kaba ilişkilerde ise ara yerlerde olanı kabul etmiyorsunuz. Çünkü kaba ilişkiler daima ikili oluyor. Sol-sağ, yukarı-aşagı, büyük-küçük, hızlı-yavaş, sıcak-soğuk ve en büyük ikili: kadın -erkek. Bu ikililerde aralar olmuyor. Bir şey ya iyi ya kötü oluyor. ...
Yüksek ilişkiler boyutunda ise zıttı olan hiçbirşey mevcut değildir. Her şey birdir, her şey sonu olmayan bir daire içinde birbirinden gelişir.
Zaman yüksek ilişki boyutlarından biridir. Sizin geçmiş,an,gelecek dediğiniz karşılıklı ilişki olarak vardır. Birbirlerinin zıttı değildir, aynı bütünün parçalarıdır, aynı fikrin gelişim halleridir, aynı enerjinin devirleridir, aynı değişmez gerçeğin boyutlarıdır.....

TANRI İLE SOHBET 1, ÖTESİ YAYINLARI