3 Nisan 2014 Perşembe

"ANLADIĞIMIZ" ŞEYİ, "GERÇEKTEN" BİZİM OLANI BİR BAŞKASINA AKTARAMAYIZ

TANRILAR OKULU

"Kişi ancak bilmiyorsa öğretebilir" demişti Dreamer.
 "Gerçekten bilen öğretemez". 

"Anladığımız" şeyi, 
"gerçekten" bizim olanı
 bir başkasına aktaramayız. 

Mutluluk, zenginlik, bilgi, istek ve sevgi dışardan edinilecek şeyler olmadıkları gibi, 
başkaları tarafından da verilemezler, 
onlar sadece hatırladıklarımızdır, 
özümüzün demirbaşlarıdır, 
her insanın sahip olduğu bir tür doğal mirastır.....

TANRILAR OKULU, Stefano D'Anna 
s.13

24 Mart 2014 Pazartesi

KENDİNDEN NE YAPMAK İSTİYORSUN? MURATHAN MUNGAN

MURATHAN MUNGAN, 12 Nisan, 2011 Hürriyet
…İkincisi gençken hepimiz toy olduk, yanlışlar yaptık fakat ben kendime bakıyorum, hata yapmışım ama günah işlememişim. Geçmişini taşıyamayan, ilerleyemez. Ama bu geçmişi bir yük gibi taşımaktan söz etmiyorum, günahıyla, sevabıyla,yüzleşerek, adını koyarak ilerlemekten söz ediyorum. Bunu becerebiliyorsan, o zaman hep ‘yeni kendin” var. Ve insan olmanın en önemli erdemi affetmeyi öğrenmekmiş. İnsan, en son kendini affetmeyi öğreniyor. Ben henüz oraya gelemedim. ..’Kitabım çıktı, romanım çıktı’ süksesi dışında bir şey söylüyorum. Sanat beni tamir eden, onaran bir şey.
…..önemli olan yaşadıklarımızdan yeni kendimizi nasıl inşa ettiğimiz. Ben mesela, acılaşmaktan hep korktum. Çünkü yaş aldıkça, acılaşan çok insan gördüm. Başarısızlık, hayal kırıklığı çok çabuk kötülüğe dönüşebilen bir şey. Müsaitsen, içinin körfezleri buna açıktır. …..bu konuda hayat bana hep iyi davrandı. Sevgiyi, onaylanmayı, başarıyı tattım. Başarın nedir?diye sorarsan, ben kendimi gerçekleştirdim. Ve başarının sarhoşluğuna kapılmadım. İnsanın kendini ve malzemesini yönetmesi, değerlerini, ilkelerini koruması, yüklerini indirmesi kolay değil.
….’Kendinden ne yapmak istiyorsun? Temel soru hep bu..Bir tane hayatın var, sana öğretilenler ve dayatılanlar var,bir de senin arzuların, hayallerin var. Kendinden ne yapmak istiyorsun? İşte bunu fark ettiğin ve emek harcadığın zaman o ömür bir hayat niteliği kazanıyor. Özen gösterirsen, kendini eğitirsen, kendini oldurursan…




Hepimiz iyi kötü Okul Aile Birliği’nin yazdığı defterleriz, sonra günün birinde anlarız ki, o öyle değilmiş, bu böyle değilmiş, başlarız elimizle silgiyle silmeye..Küçükken yanlış öğrendiğin sözcükleri düzeltebiliyorsun ama yanlış öğrendiğin bilgileri , ölçüleri değiştirmen daha zor oluyor. İnsanların yine zor kabul ettikleri şeylerden biri de şu: Herkese göre, annesi ve babası iyidir. Oysa bizim bildiğimiz düpedüz kötü insanlar var. Peki onlar kimin anası, babası? Hangi çocuk annesinin kötü olduğunu kabul eder? Babamızı hep iyi adam sanırız., öyle midir gerçekten? Örneğin işyerinde bir zalim olduğunu kabul etmek, bizim için zordur?

23 Mart 2014 Pazar

NE KADAR AZ ÖNYARGILI OLURSAK, AKLA YAKIN OLASILIKLARI O KADAR ÇOK GÖREBİLİRİZ. www.okyanusum.com, AYNA NÖRONLAR.2

Geleneksel eğilim, beklentileri olan, etiketleyen
,günlük hayattaki tüm etkilerim şekillerinin temelidir.

PSİKOLOJİK OLARAK 
KENDİNİ İÇERDEN VE DIŞARDAN ETİKETLEYEREK
KENDİ NÖROKİMSAYAL İŞLEYİŞİMİZE BASKI YAPAR,
ve SAPTIRILMIŞ BİR BAĞLANTIYI DENEYİMLERİZ.

ETKİLEŞİMLERİMİZDE ETİKETLENMEDİĞİMİZDE
BÜYÜME- MUTLULUK-DOYUM GİBİ 
EVRENSEL YAN ETKİLERİ
UYARILIR.

DÜŞÜNCEDE FARKLILIKLAR OLABİLİR. 
YİNE DE
KİM OLDUĞUMUZU 
YARGILAMADAN KABUL EDEN ETKİLEŞİMLER,
(ki diğerlerini onaylamak için insan beynini
hatlarla çevreleyen ve uyumsuzluk göstermeden
onaylanmış inanç sistemini rasyonel bir biçimde kabul eden)
NÖROPSİKOLOJİK KATALİZÖRLERDİR.

Bu şekilde nöral aktiviteyi uyarmak,
zihni dağıtan,
oyalayan şeylere ya da eğlenceye isteği azaltır ve 
çevremizde yapıcı hareketlerin oluşmasını sağlar.

Sosyologlar, duygu ve düşüncelerin 
(örneğin obezite, sigara içme gibi fenomenlerin) aktivitelerin,
aynen elektrik sinyalleri transfer edilen nöronlar gibi
senkronize olduğunda topluma yayılıp dalgalandığını kanıtlar.

NÖRONLARIN AKTİVİTELERİ SENKRONİZE EDİLDİĞİNDE
UYUM SAĞLAYARAK
ELEKTRİK SİNYALLERİ TRANSFER EDEN NÖRONLAR GİBİ
NÖROKİMYASAL REAKSİYONLARDAN OLUŞAN...


BİZ GLOBAL BİR NETWORKUZ. 
KABUL EDEN VE ONAYLAYAN,
KENDİ TAMAMLAYICI DÖNGÜMÜZÜ
ETKİLEŞİMLERİMİZDEKİ GÜNLÜK KABULLERİMİZLE
SEÇİMLERİMİZLE SÜRDÜRDÜĞÜMÜZ
NİHAİ OLARAK KOLLEKTİF BECERİLERİMİZİN
HAYALI FARKLILIKLARIN 
ÜSTESİNDEN GELDİĞİMİZ
ZİNCİRLEME REAKSİYONUZ.


Entellektüel kapasitemizde belli 
Ne kadar az ÖNYARGILI olursak,
bu örnekleri belirlemede o kadar netleşiriz 
farkederiz
ve akla yakın olasılıkları görürüz.

İNANÇ SİSTEMİMİZE ne kadar çok bağlanırsak,
o kadar az bilinçli seçim yaparız.

İnançlar, sol yarımkürededir.

İşleyişi gözlemlersek, farkındalığımızı genişletebilir ve 
özgür irademizi arttırırız.

Sorun, inancın doğru ya da yanlış olmasında değil,
ona duygusal olarak bağlanmamızın bize az ya da çok
yarar sağlayıp sağlamayacağıdır.

Bir inanç sistemine bağlı iken özgür irade ile seçim hakkı olmaz.

Bunun farkına varmak için yeterince bilinçlendiğimizde,
bir seçtiğimiz şeye en çok yarar sağlayacak 
doğru olasılıkların üstünde gerçekten tüm nöronların 
aynı anda ateşlenen spayklar grubunun,
senkronize (eş zamanlı) olmayan biçimde etkinleştirilen benzer büyüklükteki
bir gruptan çok daha fazla bilgiyi taşıyabilirler.

Bunun ağ aracılığıyla gelen bilginin anlamlı olup olmamasına 
karar vermek için kullanıldığı kodun anahtar bir parçası,
beyindeki sinyallerin orada veya başka yerde
eşzamanlaması mı? 
SPAYK: Nöronlar arasında veya aracılığıyla hızla akan voltajda ani yükseltiler.
ve nöronların etkinliğini senkronize eden ORKESTRA ŞEFİ,
ASTROİT, yıldız, GLİ isimli hücre. 

Nöronlar araısı elektrik alışverişini astroitler (gliyoller) kimyasal alışverişi...

AYNA NÖRONLAR, www.okyanusum.com

AYNA NÖRONLAR
Ayna nöronlarımızı kendimize bakmak için kullandığımızda,kişilik düşüncesini inşa edebiliriz. Bunu bilimsel olarak yaparsak, titreşen bilincimizi oluşturan nöral birliktelikler bizi kendi nöronlarımızın ötesine götürür. 
Nöronlarımızın evreninde  diğer nöronlarla bağlantıların bilincinde olduğumuzdan,
serebral yarımkürelerin birbiriyle eşit derecede elektrokimyasal etkileşiminin sonuçlarıyız.
Hiç birşey external değil! 
Kendimizi diğerleri aracılığıyla anlamanın yolu nöral aktivitedeki en uyumlu rezonansı....
yeni ve eski bölgelerin uyumu...

MERKEZİ OLMAYAN 
DAİMİ DEĞİŞEN BÜTÜNÜN 
ANLIK BİR İFADESİYİZ.

OBJEKTİF BİR İNANÇ SİSTEMİNİN PSİKOLOJİK SONUÇLARI, 
HAYALİ BENLİĞE BAĞLANMADAN BİLİNÇLİ OLMAYA,
ÖZ FARKINDALIĞA OLANAK SAĞLIYOR.
Ve bu ANDA OLMAK denen, zihinsel açıklık-duruluk, 
sosyal bilinç ve özdüzenlemede artış sağlıyor.

BEN BİR BİLGİ DALGASIYIM, HER SANİYE FARKLI BİR KİŞİYİM

BENLİK?

Öznel bilinç: Asla değişmeyen tek şey.


Bilincimiz:
ATMAN:
Benliğimiz:
Benliğimiz:
Öznelliğimiz
BEN denilen
BİRLEŞİK ALAN:
Gerçekliğin farklı seviyeleri
Ortak kaynak.

BEN BİR DALGAYIM
BİLGİ DALGASI.
Farklı titreşimsel frekansta.
Bilincin hareketi olan tek evrensel okyanus.

Nöroplastite: Tanrı Nöronlarda.
www.okyanusum.com
 

İnançlar, vücut kimyasında büyük etkiye sahiptir.

KENDİMİZİ GÖZLEMLEME, 
beynimizin nasıl çalıştığının şeklini derinlemesine değiştirir. 
Bu durum, duygularımızı inanılmaz ölçüde 
kontrol edebileceğimiz özdüzenleyici 
neokortikal bölgeleri aktive eder. 
Her yaptığımızda akılcılığımız ve 
duygusal esnekliğimiz güçlenir.

Özfarkındalığın/Kendinin farkında olmadığımızda,
Beyin bunu rasyonalize eder,
Düşünce ve davranışımız TEPKİSELDİR.
Bu şuursuz ve kontrolsüz  tepkiler,
negatif duygularımıızı çözümlenmemiş bırakır
ve her an tetiklenmeye hazırdır.

 Mantıksız davrandım? Niye? diye 
sebep bulmaya çalışmak,
karışıklığımızın yakıtı haline gelir.

Bu paralize edilmiş şizofrenik davranış
beynimizdeki geniş çaplı, bozulmuş,
pararle bir sistem sonucu.

Bilincin belirgin bir merkezi yok.
Aslında bütünün ortaya çıkışı,
her bir ayrı devrenin 
zaman içinde
belli bir anda etkinleştirilip 
ifade edilmesilidir.

Deneyimlerimiz sürekli olarak 
moral bağlantılarımızı
değişime uğratmakta,
fiziksel olarak paralel sistem 
bilicimizi de değiştirmektedir.

Her nöron, iyonlar hücrenin içine 
veya dışına çıktıklarında
değişebilen bir voltaja sahiptir.

Bir nöronun voltajı belli bir seviye ulaştığında, diğer
hücrelere de işlemi tekrar edecek olan elektrik sinyalleri yollar.
Pek çok nöron aynı anda ateşlendiğinde, bu değişiklikleri
bir dalga formunda( SAF SOYUT VARLIK) ölçebiliriz.

Beyin dalgaları, (Alfa, Beta, Gama, Delta, Teta)
zihnimizden geçen herşeyin (Hafıza, Dikkat, Zeka dahil)
 temelini oluşturur.
 
 Her birinin görevlerle bağlantılıdır. 
Beyin dalgaları, gereksiz sinyalleri gözardı ederek, belli
işlere ayarlamaya olanak sağlar.

Nöronlar arasındaki bilgi transferi,
senkronize olduklarında en uygun hale gelirler. 
(Karl Deisseroth)

İrade, her bir aktif nöral devrelerimizi arasındaki
uyumsuzluğun azalmasını sağlar.

Evrimde de süreç aynı: 
Doğanın çevresi ile rezonans üretmeye çalışması,
bilinçli hale geldiği bir gelişme noktasına ulaştı ve 
varlığını ...........başladı.
Sol yarım küre: İnanç sistemi.

Yeni tecrübeler, inanç sistemine uymazsa reddedilir.

Bunu sağ yarım küre dengeler.

Sol muhafazakar, sağ ise mevcut durumu sürekli değiştirir.

Tüm ayrı aktif devrelerin birliği olan bilincimiz....


Nöral etkileşimin bir noktada birleşmesi,
kendini bilinç olarak ifade eder.

HER BİR SANİYEDE DEĞİŞİK DURUMDA OLAN BİR VARLIĞIZ. DEĞİŞİK KİŞİYİZ.

www.okyanusum.com


 


GÖZLEYENLE GÖZLEMLENEN, GÖZLEMCİ İLE GÖZLENEN....JOHN HAGELİN, www.okyanusum.com


EVREN, çok güçlü bir şekilde bilinçlidir.

Kuantum mekaniğinde parçacık fikri, 
dalga fonksiyonuyla yer değiştirmiştir.

Dalga fonksiyonu nedir?
UZAYDA BİR VEKTÖRDÜR.

O nedir? İçeriği nedir? Neyden yapılmıştır?
Dalga fonksiyonu, uzayda vektör ve düşünceler 
aynı şeyden meydana gelebilir.

Biz, bir DÜŞÜNCE EVRENİNDE yaşıyoruz. 
Kavramsal bir evrende...

SUPERSTRING ALANI:
 SAF VARLIK: 
SAF ZEKA: BİLGİ


PARÇACIKLAR, 
İNSANLAR ,
EVRENDEKİ HERŞEYN
SEBEBİ OLAN ,
TİTREŞİMİN
DALGALARINDA 

YÜKSELEN 
BİLİNÇTİR.

Sınırsız farkındalığı deneyimlemek için 
bilinç tamamen sakinleşmelidir.
Kolay ve doğaldır
ama 
çok hassastır.

Saf şuur halinin açılması deneyimlenmesi , 
bir beyin fonksiyonudur.
Maksimum şekilde genişlemiş kavrayıştır.

Keşfedilmiş tüm doğa yasalarının
birleşik alanının
öznel deneyimidir.

En derin seviyede,bölünmez bütünlükte
gözleyenle gözlemlenenin aynı olduğu
Tek Bir Bütün ,
gözlemci ile gözleneni birleştiren
nihai olarak ayrılmaz
BİRLEŞİK ALAN.
Buna bilimsel olarak KUANTUM ÖLÇÜM TEORİSİ denir.


PIRPIR, BIPLANE, RICHARD BACH

...Eğer bu alışverişi yaparsam, 
bilineni verip bilinmeyeni almış olacağım...
...Demek böyleydi bu işler....
Pilot kendi sorunlarını, karşısına çıktıkça kendisi çözümlüyordu. 
Kimsenin yardımına bağımlı olmaksızın, canı nereye isterse oraya gidiyordu.
..Uçak dediğimiz varlık, insana pek çok şey öğretir, ama bugüne kadar her zaman havadayken
uçarken jğretmiştir. Yere indiniz mi ...bitmiştir. 
...Güvene kavuşmak için feda edeceği şey...yaşamak. 
Güvenlikte öyle üstesinden gelinecek korkular.....

*
Lyle Adams, BENİMLE AYNI DÜNYADA YAŞAYAN BİRİ olarak,
motorlara kaygılanan, hergün açık kabinli uçaklarla uçan biri olarak,
selamları topluyor..
*

...Bir ara yalnız bir havacıyı dinler buluyorum kendimi...Kimsenin kendi dilini anlamadığı bir adada kalakalmış,..bugün pek de sık kullanmadığı bir dil konuşuyor...
....Wright Whirlwind motoru sessizliği on milyon zerrecik halinde parçalıyor...

 CHARLES LINDBERGH ve Wright Whirlwind motoru
http://www.charleslindbergh.com/plane/j5c.asp
 
*
Pilot, kendi uçuşuna inandığı, mücadelesini sürdürdüğü sürece, uçağı da onunla birlikte savaşır.
*


Başkalarıın seçimlerinden neler alıp eklemiştim benliğime?
İlk kez gözlerimde parlayan bir hayranlıkla izlediğim Hikmet Teyze, yazarlar, Ayşe parçalarım değil mi?